Ukrayna Savaşı’nın Gölgesinde Avrupa Birliği’nin 2022 Karnesi – Sinem Akgül Açıkmeşe


Avrupa
Birliği (AB), Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ardından,
neredeyse tüm enerjisini arka bahçesindeki bu savaşta Ukrayna’ya verilecek
destek, Rusya’ya uygulanacak yaptırımlar ile savaşın yarattığı enerji, gıda,
ekonomi ve güvenlik krizlerine yöneltti. İklim krizi ve yeşil dönüşüm, Çin
tehdidi, Balkan genişlemesi, dijitalleşme gibi konular AB’nin gündeminde yer almaya
devam etseler de Ukrayna savaşının etkileri ve Rusya tehdidi ile mücadele üye
devletlerin yanı sıra AB bürokrasisini de yıl boyunca meşgul etti.

Savaşın
başlamasıyla birlikte Ukrayna’ya sağlanacak siyasi ve ekonomik destek ile
insani yardım AB’nin temel meselelerinden birine dönüştü. Komisyon Başkanı
Ursula von der Leyen’in 27 Şubat’ta dile getirdiği “Ukrayna bizden
biridir ve Ukrayna’yı AB içinde istiyoruz
” söylemi Birliğin bürokratik
duruşunu da ortaya koyuyordu. AB, savaşın başından itibaren bugüne kadar başka
hiçbir dış politika örneğinde görülmediği ölçüde bir kararlılıkla tüm
imkanlarını Ukrayna için seferber etti.

Ekonomik
olarak bakıldığında, AB, bugüne kadar “makro-finansal yardım, bütçe desteği,
acil yardım, kriz yönetimi ve insani yardım” kapsamında Ukrayna’ya 19,7
milyar Avro
tahsis etti. Bu rakamın 485 milyonu gıda, su, sağlık, barınma ve insanların
temel ihtiyaçları için savaştan kaçıp çeşitli Avrupa ülkelerine sığınan Ukrayna
halkı için ayrıldı. AB tarihinde ilk defa aktifleştirilen geçici koruma statüsü
sayesinde Ukraynalılar, AB ülkelerinde oturma ve çalışma izni alabildi, eğitim
ve sağlık hizmetlerinden faydalandı.

Ekonomik
ve insani desteğe ek olarak, AB güvenlik/savunma alanında da Ukrayna’nın
yanında yer aldı. Özerk savunma kapasitesi geliştirme konusunda uzun yıllardır
sorunlar yaşayan ve askerî açıdan yeterliği sorgulanan AB, kurumsal seviyede
Ukrayna’ya doğrudan askeri yardım yapamasa da elindeki sınırlı imkanlarla silah
alımları için mali destek sağlama kararı aldı. Kırım’ın işgali ya da Rusya’nın
herhangi başka bir hamlesinde bu tür bir hamleye daha önce cesaret edemeyen
Birliğin, özellikle Avrupa Barış Aracı (European Peace Facility) aracılığıyla
ölümcül silahlarla ilgili fon sağlaması AB açısından bir ilk. Bu kapsamda AB,
bugüne kadar yedi aşamada (28 Şubat, 23 Mart, 13 Nisan, 23 Mayıs, 21 Temmuz, 17
Ekim, 14 Kasım), büyük çoğunluğu üye devletlerce sağlanacak ölümcül silahların
ikmali için kullanılacak şekilde Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine 3 milyar Avro’nun
üzerinde destek verdi.

Bu
fonların ötesinde, Ortak Dış ve Güvenlik Politikası kapsamında Ukrayna Silahlı
Kuvvetlerinin güçlendirilmesi amacıyla bir operasyon başlatılması ise daha
doğrudan askeri desteğin göstergesi oldu. 17 Ekim’de alınan ve 14 Kasım’da detaylandırılan kararla, Ukrayna
Silahlı Kuvvetlerine mensup 15.000 askeri personelin biri Polonya, diğeri
Almanya’daki iki merkezde eğitimi amacıyla AB Askeri Yardım
Misyonu

(European Union Military Assistance Mission-EUMAM) hayata geçirildi.

AB’nin
bu savaşta Ukrayna’nın yanında olduğunu ve bu ülkenin Avrupalılığını teyit eden
en önemli gelişme ise, 28 Şubat’taki üyelik başvurusuna olumlu cevap verilerek,
23-24 Haziran’da
gerçekleşen Zirvede

Ukrayna ve Moldova’ya adaylık statüsü tanıması oldu. İstisnai şartlar altında
kabul edilen bu adaylık statüsünün, savaş öncesi dönemde imkânsız görüldüğünü
hatırlamak gerekir. Zira, Ukrayna daha AB ortaklık anlaşmasının gereklerini, özellikle
de yolsuzluk ve hukukun üstünlüğü gibi konulardaki yükümlülüklerini yerine
getirmemişti ve zaten AB de üyelik süreciyle Rusya’yı doğrudan karşısına almayı
istemiyordu. Dolayısıyla, Ukrayna için Komisyon tarafından geliştirilen hızlı
değerlendirme süreci ve adaylık ilanı 2022’nin en öngörülemez, en şaşırtıcı
gelişmeleri arasında sayılmalıdır.

Tüm
bu unsurlarla Ukrayna’nın yanında yer alan AB, Rusya’a karşı ekonomik silahlarını
da devreye sokarak, 2022’de Rusya’ya yönelik toplam dokuz yaptırım
paketini

uygulamaya koydu. Bu yaptırımlar Rus ekonomisine zarar vererek, Rusya’nın
savaşı finanse etmesini engellemeyi ve savaşın sorumluluğunu taşıyan Rusya’nın
siyasi elitleri ve yöneticilerine yönelik bireysel tedbirler uygulamayı içeriyor.
Bu çerçevede örneğin, Putin ve Lavrov da dahil olmak üzere Rus yöneticilerin ve
oligarkların AB’deki malvarlıklarına el konularak, toplam 1.386 kişi ve 171
kuruluş için seyahat yasağı getirildi. Rusya’nın propaganda ve dezenformasyon
faaliyetlerini engellemek üzere Sputnik, Russia Today ve benzeri çok sayıda
medya organının AB ülkelerindeki yayınları durduruldu. Tüm Rus bankalarının
Swift sistemi aracılığıyla yapılan uluslararası para transferleri engellendi ve
Rus Merkez Bankası’nın üye ülkelerin ilgili kamu ve özel bankalarındaki varlıkları
donduruldu. Bankacılık sistemi üzerindeki bu tedbirlere ek olarak, Rusya-Avrupa
arasındaki mal ticareti (Rus halkına zarar vermemek amacıyla sağlık, gıda ve
tarım sektörü dışarda bırakılarak) ve hizmet ticareti büyük ölçüde sekteye
uğratıldı. Hizmet sektöründe örneğin AB hava sahası ve havalimanları Rus
menşeli her tür hava ulaşım aracına kapatıldı.

Öte
yandan özellikle artan enerji fiyatları yüzünden kışı sert geçiren AB ülkeleri
açısından 2022’deki en temel tartışma, enerji kaynakları arzı konusunda
Rusya’ya bağımlılığın nasıl azaltılacağı ve bu alanda Rusya’ya uygulanacak
yaptırımlar konusunda gerçekleşti. Rusya’nın çeşitli manevraları ve özellikle
Kuzey Akım’daki gaz akışının zaman zaman azaltılması ya da kesilmesi ile AB’ye
boru hatlarıyla taşınan doğal gaz arzında kayda değer bir eksilme yaşandı. AB Komisyonu
tarafından hazırlanan bir rapora göre, Rusya
Federasyonu 2021’de boru hatları üzerinden AB’nin doğal gaz ihtiyacının %41’ini
karşılarken, bu oran Eylül 2022’de %9’a kadar geriledi. Bu eksikliğini gidermek
üzere alternatif arayışlara giren AB, %32’lik oranda gaz ithalatına denk
gelecek şekilde Norveç ve ABD kaynaklı ek LNG tedarik etti.

AB
ayrıca Rusya’dan deniz yoluyla ham petrol ithalatına da yasak getirerek, Rus
petrolünün yaklaşık %90’ının Avrupa’ya girişini engelledi. Fakat bu sınırlama ancak
Aralık 2022’den itibaren geçerli hale getirildiğinden, yıl boyunca başta
Almanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi Rusya’dan alımlara devam ederek, Rus
ekonomisine destek olmaya devam ettiler. Ayrıca, boru hatları üzerinden taşınan
petrol konusunda halen herhangi bir sınırlama yok. Doğal gaza alternatif olarak
düşünülen LNG hem pahalıdır hem de depolanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Tüm
bu sınırlılıklara rağmen, Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığı 2022’de göreli
azaltılmışsa da Birlik, 2023’e de enerji kaynakları ve yollarının
çeşitlendirilmesi tartışmasıyla girdi.

Rusya’nın
Ukrayna’yı işgaliyle birlikte AB’yi meşgul eden konulardan bir diğeri de gıda
güvenliği meselesi oldu. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)
tarafından belirlenen gıda fiyatları
endeksi

2021 yılındaki 125,7 puandan, 2022 yılında 143,7 puana yükseldi. Bu yükseliş
eğiliminin belirleyicileri arasında en az pandemi ve iklim krizi kadar Rusya-Ukrayna
Savaşı da bulunuyor. Dünya Gıda
Programı

verilerine göre, savaşın etkisiyle de oluşan bu gıda fiyatları nedeniyle halen
dünya çapında 47 milyon insanın açlıkla mücadele ettiği tahmin ediliyor.
Ukrayna’nın ayçiçek yağı ihracatında dünya lideri ve buğday ihracatında dünya
beşincisi olduğu ile özellikle Afrika ve Orta Doğu’daki pek çok ülkenin
Ukrayna’dan tahıl ithalatına bağımlılıkları göz önünde bulundurulduğunda,
Ukrayna’nın Karadeniz limanlarının Rusya tarafından ablukaya alınmasının etkisi
daha net anlaşılabilir. AB, Temmuz 2022’deki Tahıl Koridoru Anlaşması’na kadar Ukrayna
ile karayolları üzerinden ticaret
kanallarının açık tutulmasına çaba göstererek ve az gelişmiş ülkeleri sübvanse
edecek girişimlerle savaştan dolaylı etkilenen Afrika ve Orta Doğu ülkelerine
destek olmaya çalıştı.

2023’te
de savaşın daha da derinleştireceği gıda güvensizliği ile Avrupa çapında sadece
hane halklarını değil sınai üretimi de olumsuz etkileyen enerji krizinin AB’nin
gündeminde yer alacağı açık. Enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş, AB
genelindeki enflasyonu tetikleyip, halkın alım gücünü düşürdükçe, 2022’den
2023’e bir de ekonomik krizle mücadele devredildi.

Sonuç
olarak, 2022 Avrupa için Ukrayna krizinin gölgesinde geçti. Komisyon Başkanı
Ursula von der Leyen’in 14 Eylül’deki Birliğin Durumu konuşmasında kurduğu
şu cümle, yan etkileri itibarıyla Rusya-Ukrayna Savaşının AB için ne kadar
öncelikli olduğunu gözler önüne seriyordu: “Bu savaş sadece Rusya’nın
Ukrayna’ya yönelik savaşı değildir. Bu savaş, enerjimize, ekonomimize,
değerlerimize ve geleceğimize yönelik bir savaştır.”

Her
ne kadar Komisyonun açıkladığı 2023 Çalışma
Programı

-yeşil mutabakat, dijital çağa uyum, işleyen bir ekonomi, güçlü dış politika,
demokrasi ve Avrupa değerlerinin yayılması gibi- çok iddialı hedefler içerse de
savaşın yansımaları AB’nin 2023’teki başlıca kaygısı olmaya devam edecek.
Savaşın her an AB ülkelerine sıçraması olasılığı ve Avrupa’nın arka bahçesi gördüğü
Ukrayna’ya çok yönlü destek verilmesine dair vicdani duruş, başka herhangi bir
konunun 2023’te ana gündem maddesi olmasına doğal olarak izin vermeyecek.

Prof. Dr. Sinem Akgül Açıkmeşe, Kadirhas Üniversitesi

Prof. Dr. Sinem Akgül Açıkmeşe, Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde 2011’den bu yana öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra, yüksek lisans derecelerini Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları-Uluslararası İlişkiler programından ve Jean Monnet bursiyeri olarak London School of Economics’ten Avrupa Çalışmaları alanında aldı. TÜBA bursiyeri olarak Ankara Üniversitesi’nin Avrupa Birliği-Uluslararası İlişkiler programından doktora derecesine hak kazandı (2008). London School of Economics’te misafir doktora öğrencisi, University of California-San Diego’da ve Stellenbosch Üniversitesi’nde misafir araştırmacı, Harvard Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi (2017) olarak bulundu. Prof. Dr. Açıkmeşe, International Studies Association’ın (ISA) Yönetim Konseyi üyesi (2018-2020), UİK Derneği’nin Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri, European Review of International Studies dergisinin alan editörüdür. AB’nin Erasmus+, Marie Curie ve Jean Monnet programları kapsamında araştırma projeleri yürüten ve uluslararası-ulusal bilimsel dergiler ile kitaplarda makaleleri yayınlanan Prof. Açıkmeşe’nin akademik ilgi alanları arasında Güvenlik Çalışmaları, Avrupa bütünleşmesi ve güvenliği ile AB-Türkiye ilişkileri bulunmaktadır. Prof. Açıkmeşe, Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü bünyesinde, “Avrupa Birliği’nde Hibrit Tehditler” konusunda Avrupa Komisyonu Jean Monnet Kürsüsü projesini yürütmektedir.


“The European Commission’s support for the production of this publication does not constitute an endorsement of the contents, which reflect the views only of the authors, and the Commission cannot be held responsible for any use which may be made of the information contained therein.”

Bu yazıya atıf için: Sinem Akgül Açıkmeşe, “Ukrayna Savaşı’nın Gölgesinde Avrupa Birliği’nin 2022 Karnesi” Panorama, Çevrimiçi Yayın, 19 Ocak 2023, https://www.uikpanorama.com/blog/2023/01/19/sa-3/


Telif@UIKPanorama. Çevrimiçi olarak yayımlanan yazıların tüm telif hakları Panorama dergisine aittir. Aksi belirtilmediği sürece, yayımlanan yazılarda belirtilen görüşler yalnızca yazarına/yazarlarına aittir. UİK, Global Akademi, Panorama Yayın Kurulu ile editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.