GÖRÜŞ / OPINIONTÜRKİYE / TURKEY

Dünyayı İşbirliği Kurtaracak: 6 Şubat 2023 Depremi, Uluslararası Kuruluşlar ve Afetlere Müdahale – Arıkan Açar

Okuma Süresi: 5 dk.
image_print

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ardışık iki depremin Türkiye ve Suriye’de yarattığı insani kayıp ve yıkımdan sonra ortaya konulan uluslararası yardım ve destek çabaları küresel yönetişimin acil durum yardımı ve afet müdahalesi alanlarındaki önemini ortaya koymuştur. Depremin hemen sonrasında Türkiye Afet Müdahale Planına göre yayınlanan uluslararası acil durum çağrısına farklı ülkelerin verdiği karşılıklar yanında uluslararası kurum ve kuruluşların ivedilikle harekete geçerek gönderdiği destekler ülkelerin yalnız başarına altından kalkmasının oldukça zor olduğu çok boyutlu etkilere sahip afetlerin etkileriyle mücadelede uluslararası dayanışmanın gerekliliğini de göstermiştir.

Uluslararası alanda devletler ve toplumlar arasındaki işbirliğinin kurumsal boyuta taşınması aslen savaşlar esnasında muharebe alanlarındaki tıbbi müdahalelerin gerekliliğinden yola çıkarak 19. Yüzyılın ikinci yarısında oluşturulan Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (ICRC) yoluyla ortaya çıkmıştır. 1864’te on iki Avrupa devletinin katılımı ile İsviçre’de toplanan diplomatik konferans sonucunda imzalanan ve uluslararası insancıl hukukun kurucu ilkelerini içeren Cenevre Sözleşmesine Osmanlı Devleti de 1865’te taraf olarak Kızılay’ı kurmuş ve kendi amblemini kullanmaya başlamıştır. Zaman içerisinde genişleyen ve Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi altında yer alan ulusal dernekler uluslararası bir federasyonun (IFRC) eşgüdümününde sadece silahlı çatışmalardan etkilenen insan ve toplulukları değil, insanlığı olumsuz etkileyen her türlü felaket durumları için de uluslararası insanı yardım sağlanması etkinliklerinin düzenlenmesi sorumluluğunu üstlenmişlerdir.

Uluslararası işbirliğinin devletler nezdinde ön plana çıkmasına vesile olan temel etken silahlı çatışmalar ve sebep oldukları insan kayıpları ve yıkım olmuştur. Küresel boyutta etkilere sahip Birinci Dünya Savaşı sonrasında 1920 yılında kurulan ilk daimî hükümetlerarası siyasi kuruluş olan Milletler Cemiyeti büyük boyutlu savaşların tekrar etmesini engellemeyi ana amaç edinmiş olsa da yaşanan farklı doğal felaketlerin insanlık üzerine olan olumsuz etkilerini de gündemine almıştır. Bu çerçevede Milletler Cemiyeti bünyesinde fikri 1921 yılında ortaya koyulan, 1927’de kurucu toplantısı yapılan ve 1932’de tesis edilen Uluslararası Yardım Birliği (IRU) afet yaşayan ülkelere uluslararası yardım ulaştırılmasını düzenlemeyi amaçlayan ilk uluslararası kurumsal yapılanma olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti de Milletler Cemiyetine resmi katılımından önce imzaladığı ve 1932 sonunda yürürlüğe giren Uluslararası Yardım Birliği Sözleşmesi’ne de başından itibaren taraf olmuştur.[1] İki savaş arası dönemin sonlarında oluşan birkaç afet sonrası sağlanan destek dışında bu yapılanmanın uluslararası boyuttaki afetlerde ülkelere desteği sınırlı kalmıştır. Tıpkı çatı örgütü gibi Uluslararası Yardım Birliği de üye ülkelerin siyasi irade ve maddi destek eksikliği sorunlarına takılmış ve etkinlik gösterememiştir.[2]

İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan uluslararası düzenin temel hükümetlerarası kurumsal yapısı olarak Birleşmiş Milletler (BM) 1945 yılında kurulmuştur. BM sistemi olarak tanımlanan ve farklı alt ihtisas kuruluş ve ajanslarının oluşturduğu yapıda baştan Uluslararası Yardım Birliği benzeri bir kuruluş ihdas edilmemiş, BM Şartı metninde de afetler çerçevesinde insani yardım konusuna atıf içeren bir ifadeye yer verilmemiştir. Buna mukabil afetlerin ve uluslararası boyutlarının etkilerindeki artışa cevaben BM Genel Kurulu 1971 yılında kabul ettiği 26/2816 Sayılı Kararıyla doğal ve diğer afetlerde yardım konusunu BM’nin sorumluluk çatısı altına taşımaya yönelik bir adım atmıştır. Bu çerçevede Afet Yardım Koordinatörlüğü (UNDRC) kurulmuş ve üye ülkeler acil durum hazırlıkları yapmaya teşvik edilmiştir. Ancak asıl önemli adım 1991 yılında BM genel Kurulunun kabul ettiği 46/182 Sayılı Karar ile atılmış ve BM’nin insani acil durum yardımlarının eşgüdümünde oynadığı rol güçlendirilmiştir. Bu çerçevedeki görevleri icra etmek üzere BM İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi (OCHA) kurulmuştur. Bu kuruluşun merkezi 2021 yılında Türkiye’ye taşınmıştır ve halihazırdaki deprem sürecinde Türkiye ve Suriye’ye yönelik uluslararası yardımların eşgüdümü bu ofis tarafından yürütülmektedir. Bu karara istinaden hâlihazırdaki BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths Acil Yardım Koordinatörü (ERC) rolünü de üstlenmektedir. Bu rol BM ile yardım talep eden ülke arasındaki eş güdümün yanısıra, BM bünyesindeki farklı ihtisas kuruluşları ve ajanslarının kendi alanları ve uzmanlıkları çerçevesinde sağladıkları yardımların da Ajanslararası Daimî Komite (IASC) aracılığı ile ilgili ülkeye ulaştırılmasını da koordine etmektedir. Bahsi geçen BM ihtisas kuruluşları ve ajansları büyük bir uzman kadrosu ve insan kaynağı havuzuna sahiptirler. Afet anı ve sonrasında karşılaşılan sorunların karmaşıklığı ve derinliği ulusal hükümetlerin acil sağlık, gıda, temizlik, altyapı ve toplumun kırılgan kısımlarının korunması hususlarında yardıma ihtiyaç duydukları her alanda BM altyapısı Dünya Gıda Programı (WFP), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), BM Kalkınma Örgütü (UNDP) ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) gibi kuruluşlarıyla BM Afet Değerlendirme ve Eşgüdüm (UNDAC) ve Uluslararası Arama ve Kurtarma Danışma Gurubu  (INSARAG) birimleriyle destek sağlamaktadır. Afet sürecine dair bu destekler BM’nin New York’taki merkezinden, Türkiye dahil farklı ülkelerdeki sorumlu temsilciliklerinden ve bizzat sahadaki çalışanlarından gelmektedir. 

Türkiye deprem afetinin hemen akabinde BM ve ilgili kuruluşlarıyla yakın bir işbirliği tesis etmiştir. Türkiye’nin BM Nezdinde Daimî Temsilcisi Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu BM Güvenlik Konseyinin deprem konusunu ele aldığı 13 Şubat 2023 tarihli oturumunda uluslararası camiayı deprem ve yardım süreci ile ilgili bilgilendirmiştir. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres deprem anından itibaren üye ülkeleri Türkiye’ye destek olmaya çağırmış ve 16 Şubat 2023 tarihinde 1 Milyar dolarlık bir “Acil Yardım Çağrısı” yayınlamıştır. BM bünyesinde sınırsız maddi kaynaklar olan bir kurum değildir. Üye ülkelerin bütçesinin farklı alanlarına yaptığı katkıları yine üyelerinin denetimi ile kullanmaktadır. Bu çerçevede afet durumları için ayrılan BM Merkezi Acil Müdahale Fonu’ndan (CERF) Türkiye’ye 25 Milyon dolarlık bir kaynak aktarılmıştır.

Türkiye acil yardım çağrısına üyesi olduğu NATO’dan da hızlı cevap almıştır. Türkiye’nin müttefikleri ve üye olmayan ortakları ittifak bünyesinde kurulu Avro-Atlantik Afet Müdahale Eşgüdüm Merkezi (EADRCC) vasıtasıyla ilettiği yardım talebine karşılık vermiş ve ittifakın altyapısı ve lojistik imkanlarını da seferber ederek gerekli yardımlar Türkiye’ye ulaştırılmıştır. Bu vesileyle NATO’nun sadece bir savunma ittifakı olmasının ötesinde üyelerinin ulusal güvenliklerine ve fiziksel varlıklarına etkisi olabilecek felaketleri de güvenliğin geniş tanımı ve insan güvenliği boyutları çerçevelerini de kapsayacak şekilde gündemlerine almış olduklarını göstermiştir. İttifak afetlere 2022’de yayınladığı yeni Stratejik Kavram belgesinde de iklim değişikliği çerçevesinde atıfta bulunmuştur. 

Türkiye üyelik sürecinde olduğu Avrupa Birliğinden (AB) de Sivil Koruma Mekanizması (UCPM) vasıtasıyla arama ve kurtarma operasyonlarına destek temin etmesinin yanında Birlik Türkiye’ye ayni ve maddi yardım da göndermiştir. Bu çerçevede ayrıca Acil Müdahale Eşgüdüm Merkezi (ERCC) de Türkiye’ye gönderilen desteklerin koordinasyonunu sağlamıştır. AB ayrıca ilk ayakta sağladığı 12 Milyon Avroluk yardımın ardından Türkiye ve Suriye için bir Uluslararası Bağışçılar Konferansı düzenlemeyi planlayarak afetin sonrası katkıların artmasına yönelik bir çabayı da hayata geçirmektedirler. 

Bahsedilen uluslararası kurum kuruluşlar Türkiye’ye yönelik afet yardım süreçlerinde ön planda yer alan uluslararası aktörlerdir. Bunlar dışında pek çok uluslararası hükümetdışı kuruluş (uluslararası sivil toplum örgütleri) ve kendi namlarına yardım çalışmalarına katılan ve destek veren bireyler de yaşanan afetin etkilerinin azaltılması için önemli katkılarda bulunmuşlardır. 

Türkiye’ye uzun yıllara dayanan dış politikasının uluslararası ilişkilerde çoktaraflılığı ve işbirliğini ön plana çıkartan ve her türlü uluslararası kurumsallaşma süreçlerini yakından takip etme ve uluslararası kurumları çıkarları yönünde kullanma geleneğinin yanında uluslararası camianın kadirşinas ve afet zamanlarında ayrım gözetmeden yardım ve destek sağlayan üyesi olmasının olumlu etkilerini deprem afetinden en çok zarara uğradığı anda uluslararası alanda gördüğü destekle karşılığını almıştır. Bu süreç ve sonrasında afet alanındaki uluslararası işbirliği süreçlerin daha ileri götürülmesinde daha etkin bir rol alması Türkiye’nin acı tecrübesinden çıkartacağı en önemli derslerden biri olmalıdır. 

Afetler bugün ve geçmişte olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da Türkiye ve diğer ülkeleri etkilemeye devam edecektir. Küresel boyutta etkilere sahip felaketlere hazır olmak ve sonrasında hızlı şekilde müdahalede bulunabilmek için uluslararası işbirliğinin elzem olduğu Türkiye ve Suriye’de yaşanan deprem afeti vakasında bir kez daha gündeme gelmiştir. Afetlerin etkilerini sınırlamak için ortak hareket etmenin küresel yönetişim süreçlerinin önceliklerinden birisi haline gelmesi uzun vadede insanlık için atılan en anlamlı adımlardan birisi olacaktır.


[1] Uluslararası Yardım Birliği Kurulmasına Yönelik Sözleşme (Convention Establishing an International Relief Union), League of Nations, Treaties Series, Cilt. 135, s. 247. https://treaties.un.org/doc/Publication/UNTS/LON/Volume%20135/v135.pdf
[2] Kentaro Nishimoto, “The Role of International Organizations in Disaster Response: A Case Study of Recent Earthquakes in Japan”, The International Law of Disaster Relief, David D. Caron (v.d.), Cambridge University Press, New York, 2014, s. 295-313. https://doi.org/10.1017/CBO9781107447844 .


Dr. Dilaver Arıkan Açar Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden almıştır. Temel araştırma ve öğretim alanları Balkanlar siyaseti; uluslararası ilişkilerde küçük devletler; uluslararası kuruluşlar ve küresel yönetişim; barış operasyonları, uluslararası müdahaleler ve uluslararası toplumun çatışma sonrası süreçlerdeki etkinlikleri; uluslararası güvenlik; küçük savaşlar, isyanlar ve isyanlarla mücadele harekâtları; enerji siyaseti ve geniş Akdeniz havzası politikalarıdır. 


Bu yazıya atıf için:  Arıkan Açar, “Dünyayı İşbirliği Kurtaracak: 6 Şubat 2023 Depremi, Uluslararası Kuruluşlar ve Afetlere Müdahale” , Çevrimiçi Yayın, 16 Mart 2023, https://www.uikpanorama.com/blog/2023/03/16/aa/


Telif@UIKPanorama. Çevrimiçi olarak yayımlanan yazıların tüm telif hakları Panorama dergisine aittir. Aksi belirtilmediği sürece, yayımlanan yazılarda belirtilen görüşler yalnızca yazarına/yazarlarına aittir. UİK, Global Akademi, Panorama Yayın Kurulu ile editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.

Pros

Cons

İlgili Yazılar / Related Papers

Tevatür Podcast: Bölüm 3

İran-İsrail Geriliminde 13 Nisan Sonrası “Yeni Denklem” ve Orta Doğu’nun Geleceği - Gülriz Şen

75. Yaşına Girerken NATO- Fatih Ceylan

Küresel Güç Mücadelesi Senfonisinde Kreşendo - Kaan Kutlu Ataç

İlginizi çekebilir...
Uçurumun Eşiğindeki Rusya: Putinizm Üzerindeki Vekalet Savaşları – Fatih Ceylan